itelikli avukatlar ve uygulayıcıların olduğu koordineli ve yapılandırılmış bir sistem yalnızca iyi işleyen performans yönetimi mekanizmasıyla sürdürülebilir olabilir ve daha fazla gelişmeye açık olabilir. Adli yardımın kalitesini artırmak veya adli yardımda belli bir kaliteyi güvence altına almak için sistemin ve başta avukatlar olmak üzere sistemin aktörlerinin performansının izlenmesi gerekmektedir, böylece hizmetin kapsamı ve kalitesini daha da artırmak ve hizmet faydalanıcılarının sayısını ve memnuniyetini artırmak için gerekli adımlar atılabilir.
Adli yardım hizmetleri için performans kriterleri ve değerlendirme mekanizması ile katılımcı bir yaklaşımla CMK avukatlarının görevlendirilmesi için bir otomasyon sistemi geliştirilmesine SILA Aşama I’de halihazırda başlanmıştır. Aşama I’in sonuna kadar önerilen mekanizmanın gözden geçirilmesi ve daha da geliştirilmesi için TBB ve barolarla bir dizi bölgesel toplantı ve merkezi düzeyde istişareler gerçekleştirilmiştir. Performans kriterlerinin daha da yaygınlaştırılması zorunludur ve performans kriterlerinde tespit edilen her husus ayrıntılarıyla ve somut bir gerekçeyle görüşülmez ve sunulmazsa avukatlar için hiçbir anlamı olmayacaktır. Bu süreç, performans kriterleri ve değerlendirme mekanizmasının içselleştirilmesini sağlayacaktır. Kısaca, değerlendirilen performansın genel sisteme iyileştirme sağlaması için kriterlerin yanlış yorumlanmasını önlemek ve sahiplenmesini artırmak amacıyla barolar arasında performans kriterleri ve farkındalığın yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır.
Performans yönetim sistemine ek olarak ve sistemle bağlantılı olarak şu anda 70’ten fazla baro, her ikisi de ilgili baronun CMK listesine kayıtlı avukatlardan Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca ceza davalarında otomatik olarak avukat görevlendirmek ve böylece herhangi bir avukata karşı ayrıcalıklı muamele edilmesini önlemek ve dosyaları listedeki avukatlar arasında adil olarak dağıtmak için kullanılan özel şirketler tarafından sağlanan Otomasyon Sisteminin iki formundan birini kullanmaktadır. SILA Aşama I’in başlangıcında, hem gerçek kullanımı hem de sistemlerin kullanım yöntemi açısından her baronun Otomasyon Sisteminin kullanımında tutarsızlıklar olduğu anlaşılmıştır. Dezavantajlı grupların yararına daha iyi hizmet edebilecek tek ve standart bir otomasyon sistemi kurulması amacıyla bu tutarsızlıkları ortaya çıkarmak için çalışmalar yapılmıştır. Bu yaklaşımın, sahiplenme ve iyileştirme için barolar arasında daha fazla yaygınlaştırılması ve farkındalığın artırılması gerekmektedir.
SILA Aşama I’in önemli kazanımlarından biri, adli yardım hizmetlerinin iyileştirilmesi amacıyla TBB için Strateji Belgesi ve Yol Haritası hazırlanması olmuştur. Danışmacı bir yaklaşımla hazırlanan belge, mesleki beceri ve yetkinlikler açısından avukatları destekleyerek, barolar ile diğer paydaşlar arasında iş birliğini artırarak ve kırılgan grupların adli yardım hizmetlerine ilişkin farkındalığını artırarak yüz yüze danışmanlık sistemlerine yönelik mekanizmaların öneminin altını çizmiştir. Ayrıca mültecilere ulaşılmasına ilişkin engellerin ve dil engellerinin ortadan kaldırılmasında STK’larla iş birliğinin önemi, kırılgan grupların adli yardım hizmetlerine ilişkin farkındalığının artırılması ve avukatların becerilerinin artırılması da vurgulanmıştır.
SILA Aşama I’in uygulaması, mültecilere yönelik sunulan adli yardım hizmetlerinin de iyileştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Mültecilerin adli yardım hizmetlerine ulaşmak için en önemli engeli olan dil engeli tespit edildikten sonra TBB avukatlar ve müvekkilleri arasındaki iletişim sorunlarını çözen bir tercüme destek hattı açmıştır. SILA Aşama I eğitimleri, mültecilere adli yardım sunan avukatları kapsayacak şekilde genişletilmiş ve avukatların eğitim müfredatına davranış eğitimi
modülleri eklenmiştir ve şu anda halihazırda bu eğitimler verilmektedir. SILA Aşama I kapsamında Kanada’ya yapılan çalışma ziyaretinin ardından, mültecilere adli yardım desteği sağlamak için bir Hukuk Kliniği tasarlanmış ve Şanlıurfa’da açılmıştır.
SILA Aşama I’de yapılan genel adli yardım sistemi iyileştirmeleri ve kırılgan gruplar ve mültecilere yönelik adli yardıma ilişkin gerçekleştirilen çalışmalar, hem TBB hem diğer yargı aktörlerinin, adli yardım alanında ve mültecilerin ve geçici koruma altındaki yabancı uyruklu kişilerin adalete eşit erişimi alanında yeni ve daha odaklı projeler geliştirmesi ve uygulamaya başlamasını sağlamıştır. Bu girişimlerin en önemli örneklerinden biri, UNHCR ve TBB’nin, 28 Şubat 2018 tarihinde mülteciler ve sığınmacıların etkin ve doğru hukuki yardıma erişmesini artırmayı ve baroların adli yardım sunma kapasitesini artırmayı hedefleyen projeyi başlatmasıdır.
Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Osmaniye, Şanlıurfa’da eğitim alan adli yardım sunumundan sorumlu avukat sayısı gibi kazanımlar, 2017-2018 Bölgesel Mülteci ve Direnç Planı (3RP) kapsamında raporlanmış ve planlanan faaliyetler ve çıkarılan dersler 2018-2019 3RP için girdi sağlamıştır. Buna ek olarak, proje kazanımları ve hedefleri projenin spesifik çıktılarına Komisyon Raporunda atıfta bulunulmasını sağlamak amacıyla, 11. Ulusal Kalkınma Planının hazırlanma süreci için Kalkınma Bakanlığı tarafından kurulan Adalet Hizmetlerinde Etkinlik Özel İhtisas Komisyonu toplantılarında da paylaşılmıştır.
Türkiye’de daha etkin bir şekilde işleyen adli yardım sistemi kurmak için SILA Aşama I’in bir diğer önemli bulgusu, TOPLUMSAL CİNSİYET TEMELLİ ŞİDDET MAĞDURLARI dahil olmak üzere kırılgan gruplara adli yardım hizmetleriyle ilgili kişiye özel ve ihtiyaç temelli bilgilerin yaygınlaştırılması ihtiyacı olmuştur. TBB tarafından Türkiye’deki adli yardım faydalanıcılarının çoğunun, toplumsal cinsiyet temelli şiddet mağdurları, özellikle kadınlar ve çocuklar, olduğu belirtilmiştir. Bu veri, barolar arasında bu spesifik hedef grubun ihtiyaçlarına yönelik sistematik bir yaklaşım ihtiyacının altını çizmektedir.
SILA Aşama I’de hazırlanan İhtiyaç Analizi ve Öneriler Raporunda, kadınlar arasında adli yardımla ilgili bilgi eksikliği olduğu ve avukatların algısıyla ilgili birtakım sorunlar olduğu teyit edilmiştir. Dezavantajlı kadınlar arasında adli yardım ve adalet sistemi dahil olmak üzere sosyal devlet yardımlarına nasıl erişileceğine dair bilgi eksikliği bulunmaktadır. Adli yardımın farkında olsalar bile adli yardım avukatlarıyla ilgili olumsuz bir algı bulunmaktadır ve avukatların kendilerine yardımcı olacağını veya kendileri için ellerinden geleni yapacağını düşünmemektedir. Geleneksel cinsiyet rolleri ayrıca kadınların gerektiğinde adli yardım gibi destek hizmetlerine erişimini sınırlandırmaktadır. Kadınların özellikle Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde adliyeye veya baroya gitmeleri dahil olmak üzere adli yardıma erişimde karşılaştıkları geleneksel/kültürel engeller vardır. Güneydoğudaki iki baro, adliye dışında adli yardım büroları kurduklarını çünkü “adliyeye giren kadınların hoş karşılanmayabileceğini” belirtmiştir. – SILA Aşama I Çıktı V: İhtiyaç Analizi ve Öneriler, sf. 41 –
2018 yılı AB İlerleme Raporuna göre, toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve aile içi şiddet Türkiye’de ciddi endişe kaynağıdır. Türkiye, 2014 yılında Avrupa Konseyi’nin Kadına yönelik şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni (İstanbul Sözleşmesi) imzalayan ilk ülke olmasına rağmen, mevzuatını hala sözleşmeye uyarlamamıştır fakat 2016-2020 yılları için bir Eylem Planı hazırlanmış ve bu konuda farkındalık artırılmaya başlanmıştır. 2018 Ocak ayı itibariyle, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri 68 ilde faaliyet göstermektedir. Aile içi şiddet mağdurları için 137 sığınma evi bulunmaktadır.Ancak Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin, kadınların karar alma mekanizmalarına, sosyal ve ekonomik hayata katılması ve aile içi şiddetin önlenmesi için daha fazla geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Türkiye, 2014 Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 149 ülke arasında 69. sırada ve Toplumsal Cinsiyet Geliştirme Endeksi’nde 187 ülke arasında 118. sırada yer almıştır. – TÜİK: Hane halkı İşgücü Anketi –
Tüm kırılgan gruplar arasında toplumsal cinsiyet temelli şiddet mağdurlarının adli yardım faydalanıcılarının çoğunluğunu oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda, daha etkin, koordineli ve nitelikli yardım sağlamak için adli yardım hizmetleri iyileştirilirken kadınlar başta olmak üzere bu gruplara odaklanılması gerekmektedir. Kadınlara adli yardım hizmetleri sunmak için kadın dernekleri, avukatlar, TBB, barolar, Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri ve adliyelerdeki sosyal hizmet uzmanları arasında bir ağ kurulması ve yapılandırılmış bir iş birliği geliştirilmesi gerekli gibi görünmektedir. Bu bağlamda, Gelincik Projesi uygulamalarının genişletilmesi ve projenin zorluklarını göz önünde bulunduran sağlam ve bir bağlama yerleştirilmiş bir yaklaşım, Türkiye’de adli yardım hizmetlerinin daha iyi sunulması için yapılandırılmış bir sistemin tasarlanması ve test edilmesini sağlayabilir.